Geçen hafta yeni anayasa gündemiyle alakalı satır aralarını gündemimize almıştık. Bu söylemlere hizmet ettiğini düşündüğümüz şeylerin olduğunu tahmin ediyordum. Hatta şöyle de bir tahmin repliği var ki buraya çok uyuyor. Konuyu önceki dönem İstanbul seçimleri için “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu” diyen AKP’li Ali İhsan Yavuz’a bağladık. Hadi hayırlısı…

Görünürde hiçbir şey yok gibiydi ama satır aralarında kalan söylemler bugün için taşları yerine oturtmaya başladı. Hem de bizim çekincelerimizin de altını dolduruyor. Bu sefer dolgu malzemesi iktidar kanadından değil muhalefet cephesinden geldi. Son günlerde Mehmet Şimşek’in ABD’de yaptığı konuşmada kullandığı yerel halk ifadesi çok tepki çekmişti. Ancak buna bir dipnot düşmek istiyorum. Gazeteci Fatih Altaylı Youtube platformunda yaptığı programda Şimşek’in ifadesinin çeviri sebebiyle fazla abartıldığını söyledi. Tahmin ettiğiniz üzere konumuz ülkemizde bulunan göçmenlerin akıbeti. Milli güvenlik sorunu terimini yazımda kullanmak için güzel bir fırsat oldu. Fırsat diyorum çünkü bu terim çok havalı ve önemli hissettiriyor. Kontrolsüz bir şekilde ülkeye alınan ya da girilmesine ses çıkartılmayan göçmenler nereden bakarsak bakalım sorun oluşturuyor. Çözümü de geldikleri gibi gitmesinden başka bir yol değil. Gerek ekonomik, gerek güvenlik sebebiyle gitmeleri artık elzem olmuştur.

Peki, kalırsa ne olur? Ülkeyi sosyolojik olarak kontrolden çıkmış bir duruma sokar. Ekonomik olarak tepkilerin ve gerçekliklerin ayyuka çıktığı bu zamanlarda yük üzerine yük bindirir. İlle de kalsınlar demek asayiş olarak meydana gelen olaylara ve ülkenin geri dönülmez toplumsal kargaşasına hizmet eder ve ediyor. Kalsın demek sadece kelime olarak “kalsın” demekle olmaz. Mesela buna entegrasyon da dersek bu filmin sonu kalsına çıkar. 

O zaman yazının başına dönüyor ve “kesinlikle bir şey oldu” kısmına açıklık getiriyorum. Ana dili Türkçe olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın yaptığı açıklama şu şekilde başladı: “Ülkemizin her yerinde mültecilerle yerel halk arasında tartışmalar ve kavgalar artmaya başladı.” Bu kadarıyla kalmadı açıklama devamı da var. Başkanın açıklamasının devamı şu şekilde: “Bu ülke içerisindeki bakış açısını değiştirecek ve meydana gelen çatışmayı engelleyecek şey, eğitilip entegre olması” dedi.

Yavaş Başkan açıklarda İmamoğlu Başkan durur mu? 2021 yılında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Ofisi Türkiye Temsilciliği ile İBB arasında, mültecilere yönelik iş birliğini amaçlayan mutabakat metninin imzalandığı toplantıda İmamoğlu da şunları söylemiş: “Bugün imzalayacağımız mutabakat zaptı, BM Mülteci Yüksek Komiserliği ile birlikte, göçmen ve mültecilerin, yerel halkla bir arada, huzur içerisinde yaşaması amacıyla gerçekleştireceğimiz tüm çalışmalar için önemli bir destek sağlayacaktır.” 

“Yerel halk” ve “entegrasyon” terimleri 1921 Anayasasında eksik olan sınır taşlarıyla birebir uyum sağladı. İşte yazının sonunda “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu” açıklaması cuk diye oturdu. Değiştirilmesi planlanan anayasa için taslak oluşturmaktan sorumlu iktidar ve muhalefet kadroları yerel yönetimlerinden, meclis gruplarına kadar bu işe çok meraklı görünüyor. İş başa düştü... Biz de görünen köy kılavuz istemez mi diyelim? Entegre edeniniz çok olsun mu diyelim? Neyse, yaşlı bir Kızılderili’nin dediği gibi; bakacaz...