"Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. 

Çünkü bilgi sınırlıdır.

Oysa hayal gücü tüm dünyayı kucaklar, ilerlemeyi teşvik eder, evrimi/gelişmeyi/açılmaları doğurur." (Albert Einstein)

Hayal gücünü yitiren ölüme doğru inmektedir.

Mucizeye inancı kalmamıştır.

Mucizelerden biri (bilirsiniz) Ay'ın yarılmasıydı.

Gördüler ama inanmadılar.

Aklın ve bilimin öne çıktığı 21. yüzyılda aklı ve bilimi öne sürerek bu mucizeyi alaylı dille eleştirenler hepinizce malum.

Oysa bilim bütün evrenlerde bir vücudun hücrelerinin toplamda canlılığı temsili misâli bağlantılar bulunduğunu ve taşıdığı öz itibariyle insanın bu karmaşık sistemi kumanda edebileceğini söylüyor.

Yani o beceriyi kazanmış herhangi biri Ay'ı ikiye bölebilir.

Hem de her istediğinde.

Ancak buna inanmak ve öyle olduğunu düşünmek gerekir.

Gerçek ise inandığınız ve anladığınız kadardır.

Bir uzman iftar öncesinde ilmini cömertçe sererken sevginin saygıyı doğurduğu savını inanarak savundu geçen gün.

Güven zemininde saygı, sonra da sevgi yeşerirdi ama uzman zat bilmiyordu.

Gerçeklikten gerçekten kopuktu.

Kin kültürü ve ahlâk silgisinin yıkıcı etkileri kasırga sonrasını aratmıyordu.

Emin idi Hz İnsanın ilk vasfı, ona saygı duyuluyordu ve seviliyordu.

Millet nerde diye hele etrafınıza nazar edin ahali!

Girdaplar henüz durulmamıştır.

İyi insanların mukavemeti tükenmiş, ak sakallıların nesline kıran girmiştir.

Buradan sonrası için buradan öncesinin bütün izleri ve yüzleri silinerek besmele çekilmelidir.

Baltanın sapı ağaçtandır ama o balta ormanı keser, bitirir.

Uzlette gibi tepkisiz "bilenler", ülfet orada mıdır?

Yahya Kemal ne demektedir şiirinde:

*

Ülfet belâlı şey, fakat uzlet sıkıntılı,

Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?

İnsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok,

Kalsaydı terkeşimde bugün tek bir altın ok

En tatlı bir hayâl için atmazdım ufkuma.

Dalsın yakında gözlerim artık son uykuma!

"Yalnız duyan yaşar" sözü, derler ki, doğrudur

"Yalnız duyan çeker" derim, en doğru söz budur.

Gördüm ve anladım yaşamak mâcerâsını,

Bâkiyse rûh eğer dilemezdim bekasını.

Hulyâsı kalmayınca hayâtın ne zevki var?

Bitsin, hayırlısıyla, bu beyhûde sonbahar!

Ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi,

Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.

*

Evet, ne demektedir Yahya Kemal?

Herbirimiz kendimizde şahsımıza münhasır birer Yahya Kemal bulup ne düşünmeliyiz?

Nasıl geçirmeliyiz son beş on yılı?

Son ya...

Son...

Yaşamak ya....yaşamak...

"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine"...

Sapı ormandan baltalara sarılarak ve sarıldıkça eksilerek...

Şikâyet de edemezsin!

...

Rabbine vuslat mı teklif edeceksin...