Ortalama bir gününüz nasıl geçer? Kaçta kalkarsınız? Güne nasıl başlar, neler yapar, nasıl tamamlarsınız?                   Sabahları genellikle 4-5 gibi kalkıyorum. Kendimce, bazı meşguliyetlerim oluyor. Yaptığım görev dolaysıyla mesaiye erken gitmeye gayret ediyorum. Sabah resmi makam aracıyla valiliğe giderken vatandaşlarımızın ve esnafımızın yanında geçerek valiliğe gidiyoruz. Özellikle örnek olmak için mesaiye erken giderim. 8.30´u geçirmiyorum. 24 saat görevli olduğumuz göz önüne alınırsa görev icabı bazen gece yarısı eve geldiğimizde oluyor. Yine Cumartesi ve Pazar günleri de gece gündüz görevde olabiliyoruz. O sebeple akşam 17.00´de her memur gibi eve gidemiyoruz. Gün içerisinde Vali yardımcılarımızla toplantı yapıyoruz. Daha sonra vatandaşlarımızın istek ve şikâyetlerini dinliyoruz. Burada devletin temsilcisi olduğumuza göre makamla vatandaş arasında kesinlikle bir duvar olmasına müsaade etmiyoruz. Halkımız devlete ve hükümete neyi iletmek istiyorsa bize geliyor. Bizde vatandaşın istek ve şikâyetini doğrudan ilgili makamlara ulaştırıyoruz. O nedenle burada devlet ile vatandaş arasında bir köprü olma durumundayız.   Gün içersinde yapmazsam olmaz dediğiniz bir ritüeliniz var mı?                   Sabahları erken saatlerde yüzmeye gidiyorum. Haftada  mutlaka üç gün yüzüyorum. Cuma günleri muhakkak Cuma namazına gidiyorum. Mesai dışında çocuklarla vakit geçirmeye gayret ediyorum. Arkadaşlarımla bir araya gelmezsem sıkılıyorum. Çünkü bir araya gelip sohbet edeceğimiz, beraber güleceğimiz ve birazda gündemden konuşacağımız insanlarla mesai dışında bir araya gelmeyi arzu ediyoruz.   Sizin için Ordu´nun en özel yeri neresi? Ve Ordu´da yapmaktan en fazla keyif aldığınız şey nedir?                   Şelalelerin dibinde oluşan göller. Özellikle Kadıncık ve Çiseli şelalesi. Mesela arkadaşlarla gidip orada yüzüyoruz. İnsan orada, birazda adrenalin salgılıyor. O şelaleden akan suya büyük bir hızla aşağıya doğru kayıp inmek, bayağı bir keyif veriyor. Su da çok temiz ve berrak olunca yüzmek daha da keyif veriyor. Bu yerlere gittiğimiz zaman kendimizi sorgulamadan her şeyden sıyrılıp çocuklar gibi şen olabiliyoruz.   Kitaplarla aranızın iyi olduğunu biliyoruz. Özellikle takip ettiğiniz yazarlar var mı?  Ve şu an hangi kitabı okuyorsunuz?                   Ben daha çok ilginç ve felsefi kitapları seviyorum. Biyagrofi türü, yaşanmış hikâyeler, yazarın kendi zamanını ve tarihini anlattığı kitapları okumayı tercih ediyorum. Çünkü o kitapları okurken bende kendimden bir şeyler buluyorum. Bir de günümüzde dünyanın konjonktürel yapısı, insanın yapısı, dokusu ve davranışları üzerine çeşitli kitaplar var. Bunlardan hoşlanıyorum.  Mesela Lübnan Müslümanlarından Arap kökenli bir yazar var. Fransa´da yaşayan bu yazarın ?Ölümcül Kimlikler? diye bir kitabı var. Çok güzel bir kitap. Okuduğumda tesirinde kalmıştım. Bu kitapta yazar, insanların neden güzel bir yaşamı tercih etmek varken yasalara karşı geldiğini ele alıyor. Bunu da kimlik sorgulamasına bağlıyor. Bu insanlar en nihayetinde bir terör grubuna katılarak neden ölmeyi ve öldürmeyi tercih ediyorlar. Yazar kitabında bunu sorguluyor. Yazar bunların nedenini insanların etnik, mezhepsel ve diğer kimliksel farklılıklarına bağlıyor. Bir başka çok beğendiğim kitap ise Amerikalı bir yazarın ?Kesin İnaçlılar? adlı kitabıdır. Yazar bu kitapta yine insanlar güzel ve sakin bir yaşamı tercih edip hayatın güzelliklerinden yararlanmak yerine, neden bir ideolojiye, bir davaya kendilerini adarlar bunu sorguluyor.   Gençliğinizde bir idolünüz var mıydı?  Gençlik ve Üniversite yıllarınız nasıl geçti?                   Babam rahmetli olduğunda çok küçüktük. Onun vefatının ardından kendi ayaklarımızın üstünde durmak zorunda kaldık. Lise yıllarını parasız yatılı okumuştum. O günlerimiz güzeldi. Tabi zorluklarla da karşılaştık. Hafta sonları çalışıp kendi paramızı kazanmaya uğraşırdık. O yıllarımız hep mücadeleyle geçti. Sonra ben İstanbul Hukuk Fakültesi´ni kazandım. O süreçte hem çalışıyor hem okuyordum. O zamanlar için hayallerim kısıtlıydı. Ben Vali olurum hayali yoktu. Bu mevkiler zor ulaşılan yerler olduğu için daha başka mesleklerle yetinme durumundaydık. Ama Allah bize bu kapıları açtı. Üniversitede Hukuk Fakültesi´ni 4 yılda bitiren nadirdir. Okulu iyi bir dereceyle bitirebilmek için sadece okula odaklandım. Halka iletişim noktasında pek çok alanı kazanmama rağmen benim yapıma en uygun meslek olduğunu düşündüğüm Kaymakamlığı seçtim. Daha sonraki süreçte de Valili kapısı açıldı.   Ordu´da göreve başladığınızda Ordu´da ki ilk günlerinizde neler hissettiniz?                   Ben Çorum´un Sungurlu İlçesindenim. Yani yapı ve kültürel bakımdan Ordu´ya çokta yabancı birisi değilim. Halkla kısa sürede temaslarım oldu. Değerlerine bağlı, misafirperver insanlar gördüm. Yasalara uyulan, güvenli ve huzurlu bir şehirdeyiz. 19 ilçenin tamamını kısa sürede gezdim. Gezilmeye ve görülmeye değer birçok yerlerine de gidince,  Ordu´nun cennet gibi bir yer olduğunu hissettim. Böylesine güzel bir şehirde çalışmanın vermiş olduğu keyiften son derece mutlu oldum. Bunu da çalışmalarımıza yansıtmaya gayret ediyoruz. Bu nedenle de burayı bilmeyen insanlara Ordu´yu tanıtmaya gayret ediyoruz.   Turizm konusunda önemli bir mesai verdiğinizi görüyoruz. Ordu Turizm´i için ciddi çalışmalarınız oldu. Bu konuda genel bir değerlendirme yapar mısınız?                   Ordu hakikaten çok güzel bir Vilayet. Bunu Ordu´da olduğum için söylemiyorum. Ordu´da çalışmasam bile aynı şeyleri söylerdim. Dışarıdan getirdiğimiz gazeteciler, turizm firmaları veya bizleri ziyarete gelenler Ordu için ?cennet? diyorlar. Tabi çocukluğu burada geçenler belki olayın farkında değillerdir ama biz tüm bu güzellikleri gördüğümüz zaman cennete bakmış gibi hissediyoruz. Karadeniz´de güzellik adına ne varsa hepsi Ordu´da fazlasıyla var. Bunları görünce de tanıtalım dedik. Karadeniz´de turistlerin çok yoğun şekilde ziyaret ettiği iller de mevcut. Birçok tur operatörü, Karadeniz´e seyahat düzenliyor. Bunların gezi rehberlerine baktığımızda genellikle Ordu´yu teğet geçiyorlar. Sadece giderken Boztepe´de çay içiyorlar. Konaklama yok. Bunun sebebi de Ordu´nun yeterine tanıtılmamış olmasıdır. Çünkü insanlar burayı bilmiyor. Biz işe tanıtımla başladık. Orduluların birçoğu da kendi vilayetini tanımıyor. Burada 40-50 sene yaşamış ama daha Çambaşı ve Perşembe yaylalarını görmemiş insanlarımız var. Biz bunları sosyal medya aracılığı ile paylaştıkça birçok Ordulu kardeşlerimizden yorumlar alıyoruz. ?Ordu´yu Vali beyden öğreniyoruz? diye söylüyorlar. Hayranlıklarını gizleyemiyorlar. Biz böyle tanıtımlar yaptıkça Ordu´da turizm hareketlendi. Otellerde doluluk arttı. Öyle ki şuan bile otellerde yer bulmanız çok zor. Çoğu zamanda doluluk oranları yüzde yüzleri buluyor. Dolaysıyla turizmde epey bir yol aldık. Turist sayısında 400 binleri geçtik ancak hedefimiz 1milyon turist. Bu iş içinde Arap gazetecilerin çoğunu Ordu´da ağırlayarak şehrimizi, yurt dışına tanıttık. Bütün televizyon kanallarında, yurtiçi gazetede dergi gibi birçok basın yayın organında Ordu´nun tanıtımı noktasında birçok kez yer almasını sağladık. Umarım buna benzer çalışmalar yakında meyvelerini verecektir. Fakat Ordu´nun da turizme altyapı olarak hazır olması lazım. Turizm için otellerin beş yıldızlı olması yetmez. Çevrenin de beş yıldızlı olması gerekir. Zaman içerisinde bunlarında gelişeceğine inanıyorum. Ordu, fındık dışında turizmden iyi bir geçim kaynağı bulabilir. Çünkü çok büyük bir potansiyele sahip.   Ordu için önemli bir konu başlığı da Fındık. Bu yıl fiyat konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Fındık konusunda siz neler düşünüyorsunuz?                   İlk olarak Ordu ve Giresun illerimizi birbirinden ayırt etmememiz lazım. Bizim tanıtım faaliyetlerimizden, Giresun´da istifade edecektir. Buraya gelen insan Giresun´a, Giresun´a giden insan Ordu´ya da gelir. Mesafe yok denecek kadar az. Dolaysıyla fındık açısından da iki il, ortak bir kaderi paylaşıyor. Fındık için Ordu halkının mesaisi yılda bir ayı geçmiyor. Fındık çiftçisinin işi sadece fındığını toplayıp satıp parasını almak. Sürümden kazanma yollarına da girmek lazım. Devletimiz bu konularda artık çok müdahil değil. Üreticilerimizin de bu konularda kendi aralarında örgütlenmeleri ve daha uygun koşullarda fındıklarını pazarlayacakları yerler aramaları lazım. Fındığı Ordu ve Giresun insanı üretiyor ama bu ürünü Trabzon´da bir firma pazarlıyor. Neden bizim fındıkçılarımız dünya piyasasına girip kendi fındığımızı pazarlamaz? Bu konularda birazda üreticiler devreye girmeli.     Ordu´nun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Ve hayalinizdeki Ordu nasıl bir Ordu?                   Ordu´nun geleceğini çok parlak görüyorum. Devlet elinden geleni yapıyor. Havalimanıyla, dere yolu, çevre yolu gibi pek çok projeyle beraber dünya, Ordu´ya daha çok yaklaştı. Devlet Ordu için kesenin ağzını açmış durumda. Bakanımız Numan Kurtulmuş Samsun´a hızlı trenin gelmesi halinde aynı yatırımı Ordu´ya da getireceklerini söyledi. Yine Ünye´ye çok büyük bir liman gündemde.  Yük limanının yanı sıra kurvaziyer limanı da yapılacak. Dolaysıyla kara, deniz ve hava ulaşımlarıyla Ordu, hem ticari hem turistik açıdan daha süratli bir ulaşıma açık hale gelecek. Turizm sebebiyle daha fazla turist ağırlayacak mekânların yapılması, teleferiklerin kurulması, yaylalara turistlerin konaklayacağı binalar inşa edilmesi benim Ordu´yu önümüzdeki dönem turizm için altyapısı hazır ve çok gelişmiş bir il olarak hayal etmeme vesile oluyor. Göçün bittiği, nüfusunun arttığı, istihdam alanlarının genişlediği bir Ordu hayal ediyorum. Avusturya´nın Salzburg bölgesi tamamen turizmle gelişmiş ve turistlerle beraber nüfusu katlanmış bir şehir. Dağa taşa teleferik yapmışlar. Oraları gittim gördüm inanın Ordu, oralardan daha güzel. Orada deniz de yok. O nedenle Ordu, inşallah bu istikrarını bozmazsa, bizim oranın deyimiyle, ?Hark ya da harp görmezsek? kendi kendine yeten ve turizmde ben de varım diyen bir il olacak.   Son olarak okuyucularımıza ve Ordu kamuoyuna  vermek istediğiniz bir mesaj var mı?                   Ben öncelikle sizlere teşekkür ediyorum. Gerçekten çok güzel bir dergi çıkartıyorsunuz.  Kuzey Yıldızı´nın Milyonlarca satan, birinci sınıf kâğıtla en iyi matbaalarda basılan dergilerden aşağı kalır bir yanı yok. Kamuoyuna da güzel mesajlar veriyorsunuz. Bunun içinde ayrıca teşekkür ediyorum. Ben Ordu halkına birlik ve beraberliklerini asla bozmamalarını, değerlerini kaybetmemelerini ve bizi biz yapan değerleri çocuklarına aktarmalarını tavsiye ediyorum. Bir de malum gurbette çok fazla sayıda Ordulu var. 750 bin Ordulu, Ordu´da yaşıyorsa en az 2 milyon Orduluda dışarıda yaşıyor. Nereye gitseniz bir Orduluya denk geliyorsunuz. Dışarıda ki her Ordulu, Ordu´ya bir turist getirse Ordu´ya 1 milyon değil de 2-3 milyon turist gelir. Ben Ordulu kardeşlerime son olarak, birlik içerisinde hareket etmelerini tavsiye ediyorum. Eğer bu sağlanır ve devam ettirilirse ilimize de bolluk ve bereket gelir.