Ordu Tabip Odası tarafından   doktorlara yönelik Malpraktik, Beyaz Kod Ve Hekim Hasta İlişkilerinde İzlenecek Hukuki Yolun Belirlenmesi konulu seminer düzenlendi.

Tıp doktoru ve avukat Oktay Tolga Büyükhilal’in konuşmacı olarak katıldığı seminerde, doktorlara  doktor-hasta ve hasta yakınları ile ilgili hukuki süreçte yapılması gereken hususlarla ilgili bilgi verildi. Ayrıca doktorlara beyaz kod ile ilgili bilgilendirildi.

Doktorların en büyük sorunlarından birinin  Malpraktis davalar olduğuna dikkat çeken Oktay Tolga Büyükhilal şunları söyledi;  “Doktorun kamuda veya özel sektörde çalışmasına göre süreçler farklı işlemektedir. Ayrıca her malpraktis iddiasında, genelde iki ayrı süreç beraber işliyor. Bunların ilki, olayın ceza soruşturması ve gerekirse sonrasında ceza kovuşturması yani dava süreci. Diğeri ise tazminat süreci. Doktor özel sektördeyse, şikayetçi taraf Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, savcılık bir soruşturma yürütüyor. Suç şüphesi yoksa, halk arasında takipsizlik denen “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı çıkıyor. Savcı eğer suç şüphesi görürse iddianame düzenliyor ve kovuşturma başlıyor, dava açılıyor. Ancak doktor kamu görevlisiyse, savcı soruşturma için kişinin bağlı olduğu mülki amirden izin almak zorunda. Bu makam bir inceleme yapıp doktorun bir kusurunun olmadığını saptarsa, soruşma izni vermeyebiliyor. Yani kamuda çalışan doktorların ek bir koruma kalkanı mevcut ve en azından dosya somut olayı daha iyi algılayabilecek kişilerce incelenebiliyor. Soruşturma izni verilmezse konu kapanıyor, tabi ki itiraz yolu açık. İzin verilirse süreç diğerindeki gibi işliyor.

Tazminat süreci nasıl işliyor?

Doktor özel sektördeyse, davacı taraf, doktor ve/veya hastaneyi hasım gösterip, Hukuk Mahkemelerinde maddi ve manevi tazminat davası açıyor. Dava sonunda doktorun hatasının olup olmadığına, adli bilirkişi raporları sonrasında karar veriliyor. Eğer malpraktis varsa tazminat miktarları; sonrasında mahkemece alınan kusur bilirkişisi ve hesap bilirkişisi raporlarına göre belirleniyor. Burada çok önemli bir nokta var, zorunlu mesleki sorumluluk poliçelerimiz. Tazminat davasını öğrendiğimiz an, bu davayı sigorta şirketimize ihbar etmeliyiz ki, poliçenin teminatından faydalanabilelim. Zorunlu mesleki sorumluluk poliçesi konusu, başlı başına bir yazı konusu. Eğer istenirse, ilerleyen günlerde memnuniyetle, bu konuya da değinmek isterim. Ancak doktor kamu görevlisiyse, tazminat davası İdari Mahkemede, kamu kuruluşuna karşı açılıyor. Devlet Hastanelerinde ve Aile Hekimliğinde hasım Sağlık Bakanlığı, Tıp Fakültelerinde ise hasım ilgili Rektörlüktür. Yargılama, doktoru da ilgilendirdiği için doktora bu dava ihbar ediliyor ve kurumu yanında katılma ve savunma yapma hakkı veriliyor. Bu çok önemli böyle bir durumda kendimizi, kendi cümlelerimizle savunmak için katılmak mutlaka şart. Sonrasında bilirkişi süreçleri yine aynı şekilde işliyor. Mahkeme bir tazminata hükmederse bunu davacıya kamu kurumu ödüyor, sonra kendi kusur oranı ve doktorun kusur oranına göre orantılı olarak, doktora düşen kısmı rücu davasıyla doktordan geri istiyor. Bu tür durumlarda zorunlu mesleki sorumluluk poliçesine bildirim, bu rücu davasının öğrenilmesi sonrasında yapılmak zorundadır.” 

Beyaz Kod yönetmeliği ile ilgili bilgi veren Büyükhilal açıklamasında şunları kaydetti; 

“Beyaz Kod yönetmeliğini hepimiz duymuşuzdur. Ancak uygulamada çok da iyi işlemiyor. En çok görülen aksaklık; yasada Beyaz Kod veren kişinin ifadesinin, iş yerinde alınacağının açık olmasına rağmen, karakolda alınmak istenmesindeki ısrarcı davranıştır. Diğeri; SABİM gibi hatlara yapılan tehdit ve hakaret içerikli başvurularda, bu çağrıyı kaydeden kurumun, suç duyurusunda bulunması zorunluluğu olduğu halde, bu konuda da aksaklıklar olmasıdır.

Beyaz Kod verildiğinde Sağlık Müdürlüğü, size hukuksal destek vermek zorundadır. Ancak kişi isterse bunu reddedip, kendi özel avukatıyla bu süreci sürdürebilir. Eğer soruşturma kovuşturmaya döner ve dava açılırsa, burada da kendimizi iyi anlatmalıyız. Ayrıca Türk Ceza Kanununda yazmayan, başka kanunların arasına sıkışmış, bazı kanun maddeleri vardır. Bunlar cezada  1 bölü 2 artırım öngörmektedir, tehdit, hakaret gibi sağlıkta şiddet olgularında. Avukatınızın bunu mutlaka vurgulaması gerekir. 

Dikkat edilmesi gereken önemli bir konu var bu tür davalarda. Doktor şikayetçi ve davacı olunca, genelde karşı taraf da, refleks olarak bir bahane bulup, doktordan şikayetçi ve davacı oluyor. Eğer süreç iyi takip edilmezse, mağdur iken sanık durumuna düşmemiz ne yazık ki söz konusu olabiliyor.” 

Editör: Kadir TÜKÜÇ