“Sanal gerçeklik (Virtual reality; VR)”, “artırılmış gerçeklik (Augmented reality; AR)” derken insanlık gerçek olanla olmayanı ayırt edemeyeceği yere açılan kapının eşiğine getirilmiş bulunuyor

"Sanal gerçeklik (Virtual reality; VR)", "artırılmış gerçeklik (Augmented reality; AR)" derken insanlık gerçek olanla olmayanı ayırt edemeyeceği yere açılan kapının eşiğine getirilmiş bulunuyor. VR ve AR uygulamalarını allayıp pullayıp hayatımıza boşuna sokmadılar. Elimizle sunduğumuz verileri çözümleyerek kime ne etkiyle ne fiilleri ifa ettireceklerini harfiyen öğrendiler. Yaratılmışların en şereflisi unvanını kaldırıp attığından beri çöpten farksız insancıkları iyice çöpe dönüştürmek için tektipleştirdiler. Farklılıkları ile değerli olanları büyük amaçları için istihdam etmenin imkanları üzerine yoğunlaştılar. Ülkemiz örneğinde üç beş sene önce utanç vesilesi sayılan düşünce ve eylemlerin bugünlerde iltifata tabi sanılması bu dönüşümü özetliyor. Bilgelikle bağını koparıp deli dana gibi ortalığı dağıtan mücahitlerin neye müsait olduğu açığa çıktı. Kibir, şeytanın birinci vasfı, malum günümüz Müslümanı da onunla mağrur. Neticede, Newton fiziğine ve transistor lojiğine dayanmayan Bilim 2.0 seviyesinde gökten bir şeyler indirmeye muktedirler ve onların ilahi mesajlar getirdiğine inanmaya hazır yığınları çoktan imal ettiler. Bu satırları okurken etraflarına değil aynaya bakan insanlara sözümüz. Şaka değil ki süreç! İlginç bir ekleme ile yaşayan dimağlara soru işareti çiziktirip bırakayım: Nutuk'ta yer alan şu bölümü bilirsiniz: "Millete anlattım ki, bütün Müslümanları içine alan bir devlet kurmak görevi ile yükümlü imiş gibi hayal edilen bir halifenin, görevini yerine getirebilmesi için, Türkiye Devleti ve onun bir avuç nüfusu, halifenin emrine tabi tutulamaz. Millet buna razı olamaz! Türk halkı bu kadar büyük bir sorumluluğu bu kadar mantıksız bir görevi üzerine alamaz. Halife'ye dünyaya meydan okutmak ve onu bütün İslam Dünyasının işlerinde söz ve yetki sahibi kılmak düşüncesinde olanlar, bu görevi yalnız Anadolu halkından değil, onun sekiz on katı nüfusa sahip olan büyük Müslüman kitlelerinden beklemelidirler! . Millete şunu da hatırlattın ki, kendimizi dünyanın hakimi zannetmek gafleti, artık devam etmemelidir. Dünyanın durumunu ve dünyadaki gerçek yerimizi tanımamaktaki gafletle, gafillere uymakla milletimizi sürüklediğimiz felaketler yetişir! Bile bile aynı faciayı devam ettiremeyiz. Efendiler, İngiliz tarihçilerinden Wells, iki yıl önce yayınlanan bir tarih yazdı. Eserinin son sayfaları Dünya tarihinin gelecekteki safhası başlığı altında bazı düşünce ve görüşleri içine almaktadır. Bu görüşlerin yönelmiş olduğu hedef birleşik bir dünya devletidir. Wells, bu bölümde, birleşik bir dünya devletinin nasıl kurulabileceğini ve böyle bir devletin önemli ayırıcı özellikleri ile ilgili tasavvurlarını belirtiyor; adaletin ve tek bir kanunun hakimiyeti altında dünyamızın ne durumda bulunacağını tahayyül ediyor. WeIls, bütün hakimiyetler tek bir hakimiyet içinde eritilmezse, milliyetlerin üstünde bir kuvvet meydana çıkmazsa, dünya mahvolacaktır diyor ve gerçek devlet, çağdaş hayat şartlarının bir zaruret haline getirdiği birleşik dünya devletinden başka bir şey olamaz; hiç şüphe yoktur ki, insanlar kendi icatları altında ezilmek istemezlerse er geç birleşmeye mecbur olacaklardır görüşünü ileri sürüyor. İnsanlığın dayanışması iIe ilgili büyük hayallerin sonunda gerçekleşmesi için ne yapmak ve neyin önüne geçmek gerektiğinin doğru olarak bilinmediği ve saldırgan bir dış siyaset geleneğine sahip olan devletlerin, birleşik bir dünya devleti tarafından güçlükle temsil edilebileceği de bildiriliyor. Wells' in Avrupa ve Asya'nın felaketleri ve ortak ihtiyaçları, belki dünyanın bu iki parçasındaki milletlerin bir dereceye kadar birleşmesine yardım edecektir, olabilir ki, dünya ölçüsünde bir birleşmeye gidilmeden önce, bir sıra bölgesel birleşmeler yapılabilir şeklindeki düşüncelerini de kaydedeyim. Efendiler, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşüncede yükselip olgunlaşması, Hİristiyanlığı, Müslümanlığı, Budizmi bir yana bırakarak basitleştirilmiş ve herkes için anlaşılacak duruma getirilmiş saf ve lekesiz bir dünya dininin kurulması ve insanların, şimdiye kadar kavgalar, çirkeflikler, kaba istek ve iştahlar arasında bir sefalethanede yaşamakta olduklarını kabul ederek, bütün vücutları ve zekaları zehirleyen zararlı tohumları yok etmeye karar vermesi gibi şartların gerçekleşmesini gerektiren birleşik bir dünya devleti kurma hayalinin tatlı olduğunu inkar edecek değiliz.."" *** Devamını şuradan okuyabilirsiniz: http://w3.gazi.edu.tr/~ertan/NUTUK/NUTUK14.htm Oldukça şaşırdığınızı görür gibiyim. O halde sizi iyice şaşırtayım: Gazi Paşa'nın yukarıda verdiğimiz alıntı ile NUTUK'ta bahsettiği H. G. Wells (1866-1946) şu kitapların yazarıdır: The War of the Worlds (Dünyalar Savaşları), The Island of Doctor Moreau (Dr Moreau'nun Adası). The Time Machine (Zaman Makinası), The Invisible Man (Görünmez Adam). Haaa. Dünyalar Savaşları kitabını dünya savaşlarından önce yazmıştı! Marslıların Dünya'yı işgalini anlatan bilimkurgu romanıdır. Roman, Dünya'nın uzaylılar tarafından istilasını tasvir eden öncül ve en iyi bilinen eserlerden biridir. İlk yayınlanma tarihi: 1898. Dünyalar Savaşı, BBC için Mammoth Screen tarafından üretilen ve Creasun Media ve Kızıl Meydan'la ortak olarak üretilen (2019), üç parçalı bir İngiliz bakanlık dramıdır. H.G.Wells aynı adlı bilim kurgu romanından uyarlanan dizi Netflix'te de yayınlanmıştır. Dr. Moreau'nun Adası, Herbert George Wells'in 1896'da yayınlanan bilimkurgu romanıdır. Kitap, özellikle Avrupa ve Amerika'da çok ilgi çekmiş ve hayvanlarla deneyler yapılmaması konusunda ciddi çalışmalar başlamıştır. Zaman Makinesi (özgün adıyla The Time Machine), H. G. Wells'in 1895 yılında yayınlanan bir bilimkurgu kitabıdır. Aynı ada sahip iki filme de uyarlanmıştır. Görünmez Adam, (özgün adıyla The Invisible Man), H. G. Wells'in 1897 yılında yayınlanan bir bilimkurgu kitabıdır. Kitap pek çok filme uyarlanmıştır. Kurgusuyla olduğu kadar yaptığı eleştiri ve göndermelerle de önemli olan toplumun kendine benzemeyen insanlar karşı olan tepkisini ortaya koyar. Görünmezliğin sırrını keşfeden bilim adamı Dr. Griffin'in icadının kontrolden çıkışı anlatılıyor. Sevgili okuyucu; Hilafet devam etseydi nasıl bir tek Dünya Devleti'ne hizmet edecekti, anladınız mı? Ve anladınız mı, 130 yıl önce hayali görülüp yazılanları şimdi fiilen gerçekleştirebilecek güce eriştiler. Firavunların sihrine kanarak onları ilah bilip tapanların torunları yani insanlık, günümüzde yeni bilimin üretimlerine din muamelesi yapmaya hazırlar. Biricik çare BİLGELİĞİMİZdir, görmüyor, duymuyor, istemiyorsunuz. İradenizi verdiğiniz şeytanın davet ettiği yöne bile isteye gidiyorsunuz. Orada; para, pul, şöhret değil, cehennem var.