İnsanlar geçmişten günümüze topluluk halinde yaşayarak varlığını sürdürmüştür

   İnsanlar geçmişten günümüze topluluk halinde yaşayarak varlığını sürdürmüştür. Zaten aksi örnekleri de çok nadir olmakla birlikte diğer insanlardan kopuk ve bağımsız bir hayat sürdürmek bir insan için oldukça zordur. Yani insan, toplumsal bir varlıktır.        Birlikte yaşayan insanlar toplu halde yaşamanın gereği olarak kendi aralarında uyulması gereken kural ve değerler bütününü bir toplumsal sözleşme bağlamında oluşturmuşlardır veya toplumun olağan akışı içerisinde muhtelif kural ve değerler kendiliğinden oluşmuştur. Bu oluşan değerler de kültürün bir parçası olmuştur veya kültür denen büyük binaya temel teşkil etmiştir. Bazen de kültürün etkisiyle kurallar ve yasalar oluşmuş, oluşturulmuştur. Kültür kelimesini ilk kez 1843 yılında Klemn kullanmıştır. Bu kelime Almanca´ dan diğer batı dillerine geçmiştir. Kültür çok geniş bir alanı ihtiva eden karmaşık bir kavramdır. Bu alanlar din, edebiyat, adet, gelenek, eğitim, ahlak, tarih, edebiyat, ekonomi, sanat, ziraat, tarımdır.  Birçok fikir adamı, filozof kültürle alakalı birçok tanımlama yapmıştır. Örneğin Bidney, ?bir toplumun maddi ve manevi potansiyellerini gerçekleştirdikten sonra eriştiği sosyal şahsiyettir.? demiştir. Keller ise ?bir toplum zekâsıyla sağladığı uyumların sentezidir.? demiştir. Edward Taylor ise kültürden  ?insanın kendinde taşıdığı ve biyolojik olmayan bir yoldan yeni kuşaklara aktardığı karmaşık bütün.? şeklinde bahsetmiştir.        Kültürün yüzlerce belki daha fazlaca tanımı olsa da tüm bu tanımları ihtiva edecek ve özeti olacak bir tanım yapmak gerekirse kültür, bir toplumun yüzyıllarca devam eden ortak yaşayışında doğan maddi ve manevi değerlerinin ve davranış tarzlarının bütünüdür. Çok karmaşık ve soyut olan bu kültür kavramı tıpkı insanı yaşatan ruh gibidir de denebilir. Millete yaşama gücü veren, dinamizm veren pir potansiyel enerji durumundadır.       Kültür kavramını daha iyi anlayabilmek için bu kavramın etimolojisine bakmak büyük fayda sağlayacaktır.  Kültür, Latince ?cultura? kelimesinden gelir. Cultura kelimesi inşa etmek, süslemek ve bakmak manalarına gelir. Geçmişte kültür yerine Arapça bir kelime olan ?hars? kelimesi de kullanılmıştır. TDK ise kültür yerine ?ekin? kelimesinin kullanılmasını önermiştir.       Sosyal bir miras olan kültür bir milletin maddi ve manevi olarak yarattığı, ürettiği değerlerdir. Milletler bu değerleri koruma eğilimi gösterse de değişen çevre ve şartlara göre toplum, kendi kültüründe de değişiklikler yapmak zorundadır. Yani kültür durağan değil sürekli zenginleşen ve değişen bir şeydir. Milletler de bu değişim ve dönüşümü özgün bir şekilde ortaya koyabildiği ölçüde mazisine sadık kalarak devamlılığını sağlayabilecektir. Değişen ve dönüşen dünyada milletlerin en büyük sorunlarından biri de kültür krizidir. Kültürüne yabancılaşan ve kültüründen kopan milletler bir bunalıma girmektedir. Tıpkı insanların yaşadığı ruhsal bunalımlar gibi milletler de bu bunalımları kültür aracılığıyla yaşamaktadır. Yani bir milleti tanımak istiyorsanız, sorunlarına çözüm bulmak istiyorsanız kültürünü tanımalı, öğrenmelisiniz. Çünkü milletin sevinci de hüznü de heyecanı da bu ruhta gizlidir. Kültür bir milleti bir arada tutan önemli unsurlardan biridir. Aynı değerlere sahip olma ve bu değerler etrafında bireyi, aileyi, toplumu inşa etmeyi sağlar. Aynı değerler etrafında birleşen milletler de ortak hedef noktasında daha kararlı, azimli ve başarılı olurlar. Bu yönüyle kültür, milletler için çok önemli bir yere sahiptir. Türk milleti de zengin bir kültüre sahip olan bir millet olarak kültüründen aldığı güçle tarihte derin izler bırakmıştır. Varlığını hala dünyanın dört bir yanında sürdüren maddi ve manevi eserler Türk kültürünün zenginliğine de işaret etmektedir.