Her gün dünden daha handikaplı geliyor. Geçtiğimiz hafta 1 Mayıs işçi bayramı ülkemizde kutlanmaya çalışıldı. Bizim de basın ve sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla yer yer olaylı görüntüler ekranlara yansıdı. Aslında alışık olduğumuz görüntüleri tepkisiz karşılarsak normalleşir ve kabul görmeye başlar. Ancak varlığını senede bir kez de olsun gördüğümüz insanları yok saymakta bir önceki cümlemizde ki olumsuz durumu ortaya çıkarır.

31 Mart seçimlerinden sonra İşçi Bayramının kutlamaları ve lokasyonu ciddi mana da merak ettiğim bir durumdu. Her sene olandan farklı olacağını düşünmekle birlikte düşünmedim de aslına bakarsak. İktidarın biraz daha yumuşayıp demokrat bir görüntü çizerek imajında ki despotluğu perdeleyeceğini düşündüm. Aslına bakarsak Özgür Özel’le yapılan görüşme bu ilk beklentimin olma ihtimalini destekler nitelikte olurdu. Ancak ağır taşları sallanmış, eklemleri hasar almış bir iktidara kendi içyapısında dahi intizamı sağlayamazken Taksim Meydanı büyük gelebilirdi. Sonuç olarak iktidar kanadı barikat, bayrak sopaları da solcular oldu. Burada bir mahkeme kurmadık ancak eğer haklı aranıyorsa her ikisi de birbiri için söylediklerinde sonuna kadar haklı. 

Erdoğan-Özel buluşmasından çıkacak sonuç Türkiye ve demokrasi için umut vaat edecek bir önem taşımıyor. Eğer taşıyor olsaydı 1 Mayıs’ta yaşanan olayları gündemimize sokmazdı. Ancak görüşmenin varacağı yer son günleri çokça meşgul eden anayasa değişikliği. Burada CHP’nin seçilmesi veya görüşülmesi aldığı oy oranıyla alakalı bir durum diye düşünüyorum. Sürekli atıflar yapılan 1921 Anayasasıyla alakalı çekincelerimizi geçtiğimiz haftalarda söylemiştik. Millet ve üniter devlet yapısını tesis eden temel argümanların yokluğu ile alakalı kısmen memnuniyet duyabilecek insanlarla kader birliği yapabilmek için birlikte olmak gerekir. Bunu da Özel’i kendi genel merkezlerinde ağırlayan Erdoğan gerçekleştirdi. Bu yumuşak geçişten sonra diğer bir adres ise doğrudan olmasa da dolaylı şekilde DEM Parti olacaktır. Eksik argümanların hayalini kuran insanların varlığı bu anayasa değişikliği sürecinin olmazsa olmazı olacaktır. Cumhur ittifakı kanadından bu gündemle alakalı talep ve önerilerin varlığı “Andımız” meselesiyle birlikte kapanmış görünüyor. İlerleyen günlerde bu varsayımlarımızın akıbetini yaşayarak göreceğiz. Ancak özellikle bu aşamadan sonra olacak değişiklikler ve gündemler geri dönülemez sonuçlar doğuracaktır. Vatandaş olarak çok iyi analiz edip, kafası çalışanlarımızın da bunu detaylandırması gerekmektedir. Ben kafası çalışmayan tarafındayım lütfen benim yerime de kafanızı çalıştırır mısınız?