Akif'in İslamcılara ters gelen tarafı sadece Abdülhamit düşmanlığı değildir.

Akif'in İslamcılara ters gelen tarafı sadece Abdülhamit düşmanlığı değildir. Aslında Akif, dinciliğe de düşmandır. Yobazlığı, gericiliği eleştiren şiirleri çoktur. Aslında Akif milliyetçidir. Kendisi samimi bir dindar olup milliyetçiliğini de bu jargonla yapmıştır. İslamcı sanılmasının nedeni budur.
Onun samimi bir vatansever olduğunu unutmadan, oldukça çalkantılı bir dönemde yaşadığını, devletin kurtuluşu için çareler arayan bir aydın olduğunu da düşünerek Akif'in bazı şiirlerinde kalemini dönemin ihtiyacına göre de hareket ettirdiğini kabul etmeliyiz.
Fakat Akif, dinci/gerici/yobaz kesimi her dönem eleştirmiştir. İşte bu yüzden günümüzün dincileri Akif'e içten içe düşmandır. Bunu bazı dinciler açıkça dile getirmektedir. Kadir Mısıroğlu bunlardan biridir. Akif'i istismar etmeye çalışıp, onu dilinden düşürmeyenlerin Akif'e hakaretler eden Mısıroğlu'na bırakın laf söylemeyi yıllarca onun müridi olması başka türlü nasıl açıklanır?
Akif bir asır önce şiirlerinde dinci kesimin tüm maskesini yere indirmiştir. 
"Sofuluk satıyorsun, elinde boy boy tesbih
Çevrende dalkavuklar; tapınır gibi, la-teşbih!
Sarık cübbe ve şalvar; hepsi istismar, riya
Şekil yönünden sanki; Ömer’in devri, güya!
Herkes namaz oruçta; hepsi sözünü dinler
Zikir Kur’an sesinden, yerler ve gökler inler!
Ha bu din, iman, takva; inan ki hepsi yalan
Sen onları kendine taptırısın vesselam!
Derdin davan sadece, hep nefsi saltanatın
Şimdilik putu sensin, tapılan menfaatın!
Hey kukla kafalı adam, dinle sözümü tut
Bunların dilinde Hak; ama kalbi dolu put!"
...
"Lafzı muhkem, yalnız anlaşılan, Kur"an"ın;
Çünkü kaydında değil hiçbirimiz mânânın;
Ya açar Nazm-ı Celîl"in, bakarız yaprağına;
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur"an, bunu hakkıyla bilin;
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!"
İslamcılar'ın Akif düşmanlığının bir sebebi de herhalde Akif'in Atatürkçü olması olsa gerek. Evet yanlış okumadınız. Akif, Atatürkçüydü. Dincilerin "şapka giymemek için küstü Mısır'a gitti" dediği Akif, Mısır'da Araplar gibi giyinmeyip, pantolan ve ceket giyerek dolaştığı için gavurlukla suçlanmıştı. Kuran çevirisi yarım kalıp hastalanan Akif, Türkiye'ye dönünce dincileri bir kez daha vuran şu cümleleri kurmuştur;
"Mısır'da onbir yıl kaldım. Fakat on bir saat daha kalsaydımartık çıldırırdım. Sana halisane (gerçek) bir fikrimi söyleyeyim mi: İnsanlık da Türkiye'de milliyetçilik de Türkiye'de Müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de. ALLAH BENİM ÖMRÜMDEN ALIP MUSTAFA KEMAL'E VERSİN."
Son olarak Akif'in şiirlerini mutlaka okumanızı öneririm. Onun bugünkü anlamda sıradan bir İslamcı olmadığını göreceksiniz. Allah'a bile isyan derecesinde şiirleri vardır. Bir örnekle yazımı bitireyim;
"Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
...
İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?
...
Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın
...
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!"
Akif işte... İsyanında bile iman var, imanında da isyan...