Atatürk'ten sonra Köy Enstitüleri'ni kapatanlar Cumhuriyet Devrimlerinin kırsala uzanan kollarını koparmışlardır.

Atatürk'ten sonra Köy Enstitüleri'ni kapatanlar Cumhuriyet Devrimlerinin kırsala uzanan kollarını koparmışlardır. Ülkenin kırsal kesimi o günden bu yana öksüz kalmıştır. Kırsal kesimin güçlenmesi, kalkınması için birçok çalışmalar yapıldığını söylemek mümkündür. İyi niyetli çok sayıda çalışma uygulamaya konulmuştur. Bir dönem Türkiye de 40'ı aşkın ziraat meslek lisesi bulunuyordu. Hatta bu teknik okulların Köy Enstitülerinin yerini aldığını söylemek hiç de abartılmış bir ifade olmaz diye düşünüyorum. 
Ziraat Meslek Lisesi dersleri Köy Enstitüsü dersleri ile birebir aynıdır ve mezunları bir halk eğitimcisidir. Tarım Bakanlığına bağlı Ziraat, Veteriner sağlık, Laboratuvar ve Ev ekonomisi Meslek Liseleri kırsalda çalışmaya gönüllü köy çocuklarını parasız yatılı okutmuş ve tarım ordusunda gönüllü neferler olarak kazandırmışlardır. Türk tarımındaki çöküş, ara eleman ihtiyacını karşılayan bu okulların kapatılmasıyla başlamıştır.
Ziraat meslek liselerinden mezun olan ziraat teknisyenleri köy köy dolaşarak traktör, biçerdöver, tarım makinalarının nasıl kullanıldıklarını öğretmiş, veteriner sağlık teknisyenleri köylerde hayvancılığın gelişmesine katkı sunmuşlardır. Tarımsal üretimin kadın kolu olan ev ekonomisi meslek liseleri mezunu kadın teknisyenlerimiz köy kadınlarına el sanatları, halı, kilim, tarım ürünlerinin reçel, marmelat, peynir yapılarak modern usullere göre değerlendirilmesini öğretmişlerdir. Bu teknisyenlerimizin Türk tarımının gelişmesine olan katkıları asla inkar edilemez.
Son dönemde kadın kooperatifleri yeniden gündemdedir. Ancak o kooperatifleri yönlendirecek ev ekonomisi teknisyeni bulunamamaktadır. Lise seviyesindeki tarım eğitiminin Tarım Bakanlığı’ndan alınıp Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi önemli ölçüde yanlış bir tercih olmuştur. Tarım eğitimi için tecrübe, arazi, kurulu durumda çiftlik, tarım makinaları gereklidir. Gerekli olan alt yapı ve tecrübe Tarım Bakanlığında bulunmaktadır. Ayrıca 3. Tarım Şurasında da bu husus da yeniden Ziraat Meslek Liselerinin açılması önerilmiştir.
Halen birçok ziraat okulu kapalı veya mesleki teknik liselerde bir bölüm haline getirilmiştir. Tarım, gıda, hayvancılık, tarımsal ileri teknoloji (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, bilgisayar, elektronik vb) eğitimleri yeniden ortaokul ve lise seviyesine indirilmelidir. Söke Ziraat Teknik Lisesi gibi mevcut okullar Tarım Bakanlığı bünyesinde yeniden açılmalıdır. Tarım kırsaldadır, köydedir. Köy hizmetleri konusunda fakülte ve meslek yüksekokulları ile sonuç alınamadığı acı tecrübelerle görülmüştür. Köy okulları açılmalı, ortaokul seviyesinde köy okullarında tarım dersleri müfredata konulmalı ve yetenekli öğrenciler tarım liselerine yönlendirilmelidir.
Kalkınma ajansları köy çocuklarına ulaşmalıdır. Sanayiciye tarımsal hibe sağlayarak tarımsal aile işletmelerinin güçlendirilmesi mümkün değildir. Kalkınma ajanslarından, AB projelerinden köylü yararlanamamaktadır. Projeler para kazanmak arzusu ile çalışan şirketlere akmaktadır. Halbuki köy meselesi kar zarar hesaplarından önce, sosyal bir meseledir. Öncelik toplumsal faydada olmalıdır. Bu konuda bakış açısı hatalıdır. Bu durum acilen düzeltilmelidir.
Köy çocukları tarım işçisi değildir. Köy insanı kendi aile işletmesinin patronudur.
Kırsalın çocuklarının tarım eğitimi alması ve aile işletmelerinin güçlendirilmesi ile kırsal kalkınma sağlanabilir. Bunun yolu da kırsalda eğitimli, bilinçli insan varlığının arttırılması, köye yatırım yapılması gerekmektedir. Tarımsal eğitim uygulamaya dönük olmalıdır. Tarım eğitimine Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, Tarım Hukuku, Tarımsal Muhasebe gibi dersler de ilave edilerek altyapısı güçlü elemanların yetiştirilmesi sağlanmalıdır.
Tarımsal eğitim, teknolojiyi en üst seviyede kullanabilen bilinçli üreticiler yetiştirirse, kırsal kesimde yaşayanlar örgütlü ve güçlü olabilirler. Ancak bilinçli insanlar aşına işine sahip olurlar. Aksi takdirde mevcut halleri ile yaşamak zorunda kalırlar ve ülkenin kalkınmasına bir katkıları olamaz. Kalkınmayı köyden ve köylüden başlatmak bir bakıma gıda güvenliğini de güvence altına almaktır. Tarımsal üretimini sağlama alamayan ülkeler açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar. Tarım bir ülkenin bekası ile doğrudan ilgilidir.
Eski yıllarda topraksız köylüye toprak dağıtılması vaadi, toprak reformu olarak değerlendiriliyordu. Medeni Kanundaki miras hükümleri sebebiyle tarım arazileri o kadar parçalandı ki toprak reformuna ihtiyaç kalmadığını söylemek mümkündür. Hatta toprak toplulaştırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak ciddi anlamda tarım reformuna ihtiyaç vardır. 4081 sayılı Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu günün şartlarına göre yeniden düzenlenmelidir. Ziraat Odaları Birliği yeniden organize edilmeli ve çiftçi ile olan organik bağları güçlendirilmelidir. Söz konusu birliğin çiftçi ile olan ilişkisi ÇKS kaydı yaptıranlardan dönüm başına para almak olmamalıdır.
Çiftçinin korkulu rüyası haline gelen Sulama Birlikleri tahakkuk ettirdikleri fahiş su paraları sebebiyle üretimin önünde önemli bir engel durumuna gelmişlerdir. Bu durum çiftçilerle görüşülerek makul bir çözümde buluşulmalıdır. Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği çiftçilere haciz uygulama birimi haline gelmiştir. Günün şartlarına uygun yasal düzenlemeler yapılarak, bu birlik ile çiftçilerin ilişkileri, üretimi destekleyecek ölçülere çekilmelidir. TMO çiftçinin kara gün dostudur sözü anılarda kalmıştır. Bu nedenle TMO da reforma tabi tutulması gerekli kuruluşlar arasındadır. Tarım sektöründe baştan aşağı reforma ihtiyaç olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Söz konusu reformlar yapılmadığı sürece çiftçilerimizin mutsuzlukları ve umutsuzlukları devam edecektir.