9 Kasım 1989’da tüm dünyayı etkileyen önemli bir gelişmeye tanıklık etmiştik

9 Kasım 1989'da tüm dünyayı etkileyen önemli bir gelişmeye tanıklık etmiştik. Bu tarihte Almanya'yı ikiye bölen "Berlin Duvarı", binlerce gencin kazmalarıyla, çekişleriyle, tekmeleriyle, elleriyle yakılmıştı. Özellikle SSCB liderliğindeki sosyalist blok ile tüm dünya şoktaydı, duvarın yıkılması büyük sonuçlara yol açacaktı. 2. Dünya Savaşı sonrası, dünya ve mağlup Almanya bölünmüştü. Almanya'yı işgal eden Batılı güçler ve Ruslar, ülkeyi ve Berlin'i ikiye bölüp, yeni ir düzen kurmuşlardı. Sosyalist D. Almanya, 1961'de vatandaşları Batı'ya kaçmasın diye, Berlin'in ortasına duvar çekmeye başlamışlardı. Zaman içinde çok sayıda D. Alman vatandaşı, duvarı aşıp Batı'ya kaçmak isterken güvenlik güçlerinin müdahalesi ile can vermişlerdi. İnsanlık bu duvarı "Utanç Duvarı" olarak tanımlayacaktır. Ünlü B. Alman lideri Angela Merkel, duvarın yıkılmasından sonra, B. Almanya'ya gelen D. Alman vatandaşlarından biriydi. ABD liderliğindeki Batı alemi ile SSCB liderliğindeki Doğu bloku her alanda çetin bir mücadeleye, rekabete girip, her türlü örgütlenmişlerdi. İki tarafın çekişmesi uzayda bile sürmekteydi. "Berlin duvarı" Soğuk Savaş Dönemi'nin simgesiydi, yıkılması bu devrin bitişinin de işaret fişeği olmuştur. Her şey Mihail Gorbaçov'un, SSCB lideri olmasıyla başlamıştı. Kendinden önceki klasik Rus liderlerine hiç benzemiyordu. Bambaşka şeyler söylüyordu. M. Gorbaçov, SSCB'nin, Batı karşısında rekabetle ciddi biçimde zorlandığını, ülkesinin çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu görmüştü. Ciddi reformlara gitmeye karar verdi. Görüşlerini iki noktaya dayandırmıştı. Ülkesi için perestroyka (yeniden yapılandırma) ve silahlanma yarışı ekonomiyi temelinden sarsmıştı. Tüm üretim alanlarında yetersizlikler vardı, ciddi kalite sorunları bulunuyordu. İnsanların temel ihtiyaç maddeleri yetersizdi, halk yokluklar içindeydi. Tüm planlamayı ve üretimi yapan merkezi yönetim, toplumun ihtiyaçlarına cevap veremiyordu. 1980'lerdeki petrol fiyatlarındaki aşırı düşüş, SSCB'yi çok sarsmıştı. Kısacası sosyalist blok, "Soğuk Savaş Dönemi"ni kaybeden taraftı. Silahla değil, başarımız hantal ekonomik yapısıyla yenilmişlerdi. Merkezi otoriter yönetim, ekonomik gerçekler karşısında çaresiz kalmıştı. İşin gerçeği sosyalist ideoloji, insanın doğasına, ekonomik koşullara, bilime karşı kaybetti. Sosyalizmin vaad ettiği dünya cenneti boş çıkmış, insanlar sistemden mutluluk huzur bulamamışlardı. İnsanları bir merkezden, otoriter şekilde her türlü baskılayan yönetim tarzı ile düzeni sürdürebilme imkanı zaten yoktu. Marxsist- sosyalist sistemin teori ile pratiği hiç de uymamıştı. "Dünya proleterya devletlere doğru gidiyor" demişler, merkezden acımasız sert otoriter bir parti diktatoryası başlamıştı. Doğu bloku insanı tüm önlem ve baskılamalara karşı, Batı alemindeki bireylerin yaşadığı hayatı öğreniyordu. Kapıları kapatmak, sınırlara duvarlar çekmek, insanları tutmanın yönetmenin geleceği yoktu. M. Gorbaçov, bütün bunların farkındaydı. Yeni reform politikası ile ülkesinde işe koyulacak, güçlü tepkiler olacak, yine de çizgisini sürdürecektir. "Berlin Duvarı" yıkıldığında Rus lider Gorbaçov, "Bu Avrupa halkının bayramıdır" diyecektir. 70 yıllık SSCB, dağılma sürecine girecektir. M. Gorbaçov ile birlikte tüm sosyalist blokta bağımsızlık ve demokrasi rüzgarları hızla esmeye başlamıştı. "Berlin Duvarı"nın yıkılması bir anlamda SSCB'nin beyin ölümü olmuştu. SSCB, dağılma süreci içinde kendini feshetme noktasına gelmiştir. SSCB, 15 devletin bağımsızlığını tanımak zorunda kalacaktır. SSCB içindeki Türk ülkeleri de bağımsızlıklarını kazanacaklardır. 26 Aralık 1991'de SSCB sona ermiştir. Ayrıca sosyalist dünya görüşü de popülerliğini yitirmiştir. Derler ki;" Soğuk bir mevsimde soğuk bir blok ile "Soğuk Savaş Dönemi Kapanmıştır." Dünya tek kutuplu olarak ABD liderliğine kalacaktır. Bu gelişme insanlık için pek de hayırlı olmayacaktır. Önceden ABD- SSCB dengesi birçok bölgeyi ve milletleri rahatlatıyordu. Yaşadığımız zamanlarda insanlık tarihinin gördüğü en acımasız zulüm imparatorluğu ABD'nin tek kutupla hakimiyetini yaşıyoruz. Tüm devletler insanlar gibi ölümlüdür. Dünyayı kan, ateş, gözyaşında boğan bu ABD zulüm imparatorluğu da bir gün yıkılacaktır.