Ordu’nun en sevdiğim yerlerinden biri Hoynat Kayası’dır

Ordu'nun en sevdiğim yerlerinden biri Hoynat Kayası'dır. Bir tarafı uçurum, bir tarafı ağaçlık olan küçük bir koy girişinde bulunan bu kaya Tepeli Karabatak kuşunun ülkemizde yuva yaptığı nadir yerlerden biridir. Dibinde tutan midyeler, üzerinde uçan martılar, etrafında avlanan karabataklar ve çeşitli balıkları ile ufak bir ekosistem oluşturmuştur. Hoynat koyunda yüzdüyseniz bilirsiniz ki suyu tertemiz, dalgasız, güneşin öğlene kadar gözüktüğü bir koydur. Kıyı şeridini kaplayan büyük çakıl taşları, denize girdikten birkaç metre sonra yerini kumlara bırakır. Kıyıdan yüzerek 10 dakikada Hoynat'a varabilirsiniz. Hoynat'ın doğusunda bulunan sahil değerlendirilerek bu güzel koy turizme kazandırılabilir diye düşünüyordum. İki üç sene evvel turizme kazandırmak için çalışmalar başladı. Ben, bu çalışmalar başladığında çok daha büyük şeyler hayal etmiştim. Mesela doğudaki sahile iskeleler kurulur, insanların denize girebileceği alan genişler. Deniz bisikletleri kiralanabilir Hoynat'ı keşfetmek isteyenler deniz bisikletleri ile gezebilir. Karabataklar için girilmez bir bölge yapılır sayılarının artması hedeflenir. Baharda kuş fotoğrafçılığı için güzel bir alan oluşturulur. Tesisler kurulur, turistler doğal güzelliğin yanında hizmet satın alır ve şehrimize katkısı olur. Hoynat'ın hemen kıyısındaki küçük koy için bir platform yapılabilir; denizin hemen yanında bir restoran olur balık, midye gibi ürünleri yerinde taze taze hazırlar. Gibi gibi hayallerim vardı. Ama bu turizme kazandırılma çalışmasında ne yapıldı, "Otopark". Akıllara durgunluk verircesine hayal bile etmediğim bir otopark yapıldı. Doğusuna otopark ve seyir terası yapılmıştı. Şimdi de batısına otopark ve seyir terası yapılıyor. İnsanlar geliyorlar, güzelce arabalarını park ediyorlar, cep telefonlarını çıkartıp fotoğraflarını çekiniyorlar, mobil kantinden aldıkları çayları içiyorlar ve dönerken de şunu diyorlar; "pek de bir numarası yokmuş". Çünkü yapılabilecek en güzel yorum bu. Pek de bir numarası yok. Orda denize girmezsen, nefes nefese kalarak midyeye dalmazsan, kayaya varmak için yarışmazsan, gün doğumunu izlemeye gitmezsen, balığın en tazesini yemezsen Hoynat'ın pek de bir numarası kalmıyor. Peki madem pek bir numara katamayacaktınız; neden benim üç yıl evvel gidip sessiz sakin yüzdüğüm, kafa dinlediğim, bütün yılın stresini atabildiğim yeri kuru kalabalık ile doldurdunuz. Buna gerek var mıydı gerçekten? Daha yaz sezonunda toplu taşıma seferlerini bile saatte birden öteye taşımadınız, insanlar tıkış tıkış gidip geliyor dolmuşlarda. Ama otoparkımız ve mobil kantinimiz var çok şükür. Ordu turizminde atılmış en büyük adım olsa gerek. Çok zor değil. İnanın çok zor değil. Bir şehir düşünün tepesinde yamaç paraşütü, dağında kayak merkezi, yaylasında şenlik, plajında mavi bayrak, markasında çikolata, denizinde kaya mezgiti olsun. Bu şehri turizme açmak ne kadar zor olabilir? Yapılacak şeyler çok basit. Olan güzellikleri bozmayın, ulaşımı kolaylaştırın, sahildeki otoparkı ayışığı yapın, Mıdı markasını canlandırın, Rusumat 4'ü bir heykel değil milli ruh haline getirin, balıkları kuşları koruyun. Bitti gitti. Göstermelik hizmetler için ihaleler açmaya, büyük hibelere ya da teşviklere gerek yok. Slogan belli denize güven doğayı koru.